14 Mayıs 2019 Salı

Bir İki Soru

Heyyo! Naber! Merhaba! Ve birkaç selam kelimesi daha... Ben en çok merhabayı seviyorum aslında. Ama "meraba" diye değil "merHaba" diye söylenildiğinde seviyorum. Tabi Trakyalıysanız size er şey serbest be ya, of tamam.

İşte böyle, bir h harfiyle mutlu olabiliyorum biliyor musunuz? diyemem. Küçücük şeylerden mutlu olabilecek kadar mütevazi biri, değilim. Başıma gelenler hep iyi niyetimden olsaydı keşke. Girdiğim ortama enerji katan, yedi yirmi dört zıp zıp zıplayan, ordan oraya uçan biri olamadım. Ben çok izlenen bir Türk dizisinde başrol kadın oyuncu değilim çünkü. Hiçbirimiz değiliz. Peki niye öyle gibiyiz?


Televizyon açık, Hindistan'da kasırga nedeniyle bir milyonu aşkın insan tahliye edilmiş. "Bir milyon insanı nasıl tahliye etmişler yuav" diye düşündüm. İzdiham olmaz mı kardeşim? Ben daha 3 kişilik sırada itiş kakış olmadan metroya binemiyorum mesela. O niye öyle oluyo ki cidden?

Sabahtan akşama ve akşamdan sabaha kadar çizim yapıyorum şu sıralar. Arada da uyuyorum işte yemek ve bir insan görürsem iki kelam falan. Bugünleri de özlemle hatırlarım belki mezun olduktan sonra, bence hatırlamam ama herkes öyle diyor hani. Çünkü herkes bayılıyor karşısındakine akıl versin, karşısındaki hakkında konuşurken bile en çok söylediği kelime "ben" olsun. Biz de baş sallayıp "doğrudur" diyelim. Allah'ım özür dilerim ama hayatım niye böyle oldu?

Geçen gün sanki hiç Selena izlememişim, Serdar Ortaç dinlememişim ve yalan şahitlik edip birini hapse attırmamışım (bunu cidden yapmadım yalnız) gibi divan edebiyatından bi beyit okudum. Üstüne konuşmalık arkadaş aranıyor, iletişim no yok dumanla haberleşelim veya telekinezi. Buyrun beyit:

Bilenler âlem-i kevn ü fesâdın neydiğin Hikmet
Ne fikr-i câh ü ikbâle ne kayd-ı nâme düşmüşdür

Hersekli Ârif Hikmet

[Dünyanın mahiyetini iyi anlayanlar makam-mevki ve şöhret kaygısından uzak kalırlar.]

Karışık gibi ama içeriği yüzünden karışık olamayacak kadar da hafif bir yazı oldu. Sanki?





Satılık 2. El Akrilik Boya ( Boya takıntısı olan aramasın)

"Öyle geçerdik ki kaldırımları, sanki bu düşenler biz değiliz!" -Yeditepe İstanbul. Şu günlerde herkes evde ve bir şeylerle uğra...