20 Kasım 2019 Çarşamba

Aslıhan Pasajı ve Çok Kötü Bir Okuma Deneyimi

Hastayım, ülkenin yarısı gibi. Bugün hasta yatağımda yatarken, birden, ortada çok da bir sebep yokken dedim ki HADİ BLOGA YAZI YAZAYIM. Aynı, Susanna Tamaro'nun Aklı Bir Karış Havada kitabını hasta döşeğinde yazması gibi. Aklı Bir Karış Havada'ya bu yaz köydeyken başladım. Kendime işkence ede ede, boş boş streslenerek, hiçbir edebi kazanımım olmayarak, ne bir ilham gelerek ne de hoşuma giderek ve tüm bunların bilincinde belki de içimdeki gizli mazoşistin de dürtüklemesiyle tamamen hür irademle kitabı bitirdim. Şu an kitaba bela okumamamın tek nedeni, köyde bu kitap dışında okunabilecek en iyi şeyin televizyonun kullanma kılavuzu olmasıdır. Kitabın genel konusu Ruben adlı avel bi çocuğun, öğretmenini öldürdüğünü zannettiği için evden kaçmasının ardından başına gelenler. Okuduktan hemen sonra hafızamdan sileyim diye kafamı 7 kere sertçe duvara vurduğum ve köyün çeşmesindeki yalakta kendimi 2 dakika nefessiz bıraktığım için çok fazla ayrıntı hatırlamıyorum şu an. Dikiş izlerine bakıp bakıp geceleri ağlıyorum hala. Ah be Susanna. Ah be...

Kitabı Aslıhan Pasajından almıştım. Sahaflara biraz ilgisi olan her İstanbullu bilir herhalde orayı. İstiklal'de, Galatasaray Lisesi'nin karşısındaki aralıktan yukarıya doğru çıkarken sağda. İlk kez lise sondayken, çok sevdiğim, canım ciğerim bir arkadaşımla gitmiştim. Kitap okumayı seviyoruz ama harçlıktan arta kalan paralarla sıfır kitap nasıl alınır, d&r zaten çok ayıp ediyo o paraya kitap mı satılır, evde annemiz yazsa okumayız da işte dışarda görünce canımız çekiyo, korsan kitaplar ucuz ama o da racona ters. İnsan kültürlenmek istediğinde mantar yemek veya banka soymak arasında kalmamalı diye düşündük ve bi çözüm bulduk. Sahafa gidicez. Eskiyse eski, hem böyle daha romantik ya nolcak dedik. Tabi o zaman tek bildiğimiz yer Kadıköy Akmar. İnternetten araştırıp Aslıhan Pasajını bulduk. Heyecanlıyız, paramız var, biriktirmişiz çünkü. BOŞALTICAZ O PASAJI BE. Taksim Pendik'ten yaklaşık 3 ışık yılı uzakta da olsa inat ettik gidecez ulen. 5 yıl geçmiş, hala  büyülenip hangi kitaba bakacağımızı, hangi satıcıyla konuşacağımızı şaşırdığımız halimizi unutamıyorum. Her yer kitap, herkes çok tatlı. 3 saat sonra falan çıktık, elimiz kitap dolu. Üstelik çoğu da listemizde olmayan kitaplar. Abartmıyorum toplamda ya 5 ya 10 liramız kalmıştır çıkışta. 2 simit 2 de su alıp Gezi Parkında onları yemiştik ve paramız bitmişti :'). Sonra Karaköy'e yürüyüp eve dönmüştük.

Bu arkadaşımla bunu senelik bir ritüel haline getirdik. Her sene gidip aynı şekilde kitaplar alıp, çıkışında Karaköy'e yürüyüp eve döndük. İşte son gidişimde ben bu Allah'ın belası Aklı Bir Karış Havada kitabını da almış bulundum. Sonra olay hasta olduğum bir günde sıkıntıdan patlarken telefonumun notlar bölümünü açıp bu yazıyı yazmamla sonlandı.

Satılık 2. El Akrilik Boya ( Boya takıntısı olan aramasın)

"Öyle geçerdik ki kaldırımları, sanki bu düşenler biz değiliz!" -Yeditepe İstanbul. Şu günlerde herkes evde ve bir şeylerle uğra...